073
37° 26' 43" K
35° 48' 50" D
Սիսի Սուրբ Սոփիա եկեղեցի եւ կաթողիկոսական Աթոռ

Sis Surp Sopia Kilisesi ve Sis Katolikosluğu

Sis Surp Sopia Kilisesi ve Sis Katolikosluğu
Share Page

Geleneksel anlatılarda, Ermeni Kilisesi’nin ilk makamı olarak, Vağarşabad’daki Edçmiyadzin Manastırı gösterilir, ama kilisenin Surp Krikor Lusaroviç’in sülalesine mensup ilk önderlerinin, Daron’daki Aşdişad’da (bkz. no. 57) ikamet etmiş olabilecekleri de kabul edilir. Muhtemelen, ilk başta Aşdişad’a temelli yerleşmeyen kilise önderleri, daha sonra, siyasi durumdaki değişikliklere bağlı olarak, Tıvin (Dıvin), Ani, Ağtamar (bkz. no. 17) ya da Fırat kıyısında, Edesa/Etesya [Urfa] yakınlarında yer alan Hromgla [Rumkale], gibi başka yerleri ikametgâh olarak kullanmışlardır. Ağtamar ihtilafının çözülemediği 13. yüzyılın ikinci yarısında, Pahlavuni prenslerinin koruması altında, Hromgla Kalesi’nde ikamet eden Ermenistan katolikosları, 1292 yılında, kalenin Memlûkler tarafından işgal edilmesi üzerine, Kilikya Ermeni Krallığı’nın başkenti Sis’e [Kozan, 37° 27’ Kuzey enlemi, 35° 48’ Doğu boylamı] yerleşmek zorunda kalmışlardır.

Siège catholicossal, vue générale nord-est (©Bibliothèque orientale de l'USJ).

Kral I. Hetum’un 1226 yılında, Sis’te, kalenin eteğinde ve hiç şüphesiz, kendi sarayının duvarları içinde, kubbeli bir yapı olan Surp Sopia Kilisesi’ni inşa ettirdiği bilinmektedir, ancak, katolikoslar Sis’e taşındıklarında ille de buraya yerleşmemişlerdir; ileride kral olacak I. Levon’un 1197’de inşa ettirdiği Surp Eçmiyadzin Kilisesi için de aynı durum geçerlidir. II. Boğos Karnetsi (Garnili Boğos, 1418-1428), Sis’te, Surp Anna’ya ithaf edilerek Surp Lusaroviç’in sağ el röliğinin koruyuculuğuna emanet edilen bir manastır inşa ettirmiş ya da mevcut bir manastırı yeniletmiştir. Eski Manastır olarak bilinen bu yapı, Surp Sopia’nın patriklik kilisesi olmasından önce, katolikoslar tarafından rezidans olarak kullanılmıştır. 1375 yılında, Sis şehrinin ve krallığının düşmesi –yine de varlıklarını sürdüren beylikler olur– katolikosluğu, halefi olan, Mısır’ın vasalı Türk emirlikleriyle mücadeleye iter. Bu süreçte, Sis Ramazanoğulları’nın eline geçer. Katolikos II. Teotoros Giligetsi (Kilikyalı Teotoros, 1382-1392), hiç şüphesiz, Roma Katolik Kilisesi yanlısı Ermenilerin de karıştığı entrikaların ardından, Emir Ömer tarafından zehirlenir; Ömer, cemaatin pek çok ileri gelenini de idam ettirir. 1401 yılında, Timurlenk tarafından harabeye çevrilen Sis, muhtemelen yeniden Ermenilerin eline geçtikten sonra, 1404 yılında Ramazanoğulları’na bırakılır. Siyasi istikrarsızlığın ve Ermeni Kilisesi içindeki gelenekçi ve Katolik Kilisesi yanlısı akımlar arasındaki mücadelenin damgasını vurduğu bu dönemde, pek çok katolikos trajik bir şekilde can verir. 15. yüzyılın ikinci çeyreğinde, patriklik tahtında oturmakta olan IX. Krikor Musabegyants döneminde (1439-1442), Tovmas Medzopetsi (Medzoplu Tovmas, ö. 1447, bkz. no. 9) önderliğindeki Doğulu vartabedlerin girişimiyle apar topar toplanan bir ruhani meclis, 1411 yılında, Ermeni Katolikosluğu makamını Sis’ten Eçmiyadzin’e nakletme kararı alır.

IX. Krikor’un alınırken hazır bulunmadığı ve kilisesine bağlı olanların büyük bir kısmı gibi onaylamadığı bu karar, katolikosun Sis’i terk etmeyi reddetmesi üzerine, nakil kararını almış olanları, Eçmiyadzin’de, Ardzvaper Okulu’nun (bkz. no. 7) öğrencilerinden Keşiş Giragos Virabetsi’nin (Khor Virab’lı Giragos) şahsında yeni bir katolikos seçmeye sevk eder. Giragos Virabetsi, Ağtamar (bkz. no. 17) üzerindeki aforoz kararını kaldırarak, ama en genelinde nam salan dürüstlüğüyle, hürmet uyandırmayı başarır; yine de, Giragos’un artık amaçları için gereksiz hale geldiğini düşünen bir kısım Doğulu kilise adamının çevirdiği entrikalar sonucunda katolikosluktan azledilmesi ve Eçmiyadzin’deki yeni katolikosluk makamına X. Krikor Magvetsi’nin (Magu’lu Krikor, 1443-1466) getirilmesiyle, bölünme kesinleşir. Bunu bir gasp olarak görüp karşı çıkan Batılı vartabedler, 1444 yılında, Sis Katolikosluğu için IX. Krikor’a bir halef belirleyerek, Episkopos Garabed Evdokiatsi’yi (Tokatlı Garabed, 1444-1477, bkz. no. 72) patriklik makamına getirirler. Garabed Evdokiatsi, Sis’te ikamet eden ve farklı bir sırayla gösterilen bir katolikoslar silsilesi başlatır: Böylece, bu adı taşıyan ikinci patrik olan Garabed Evdokiatsi, makamına, Kilikya ya da Sis Katolikosu I. Garabed adıyla oturur. Sis’te kalan katolikoslar, uzun süre, ‘tüm Ermenilerin’ (amenayn Hayots) katolikosu olma iddiasını sürdüreceklerdir; Eçmiyadzin’deki yeni katolikosluk makamında oturanların da sahipleneceği bu unvan üzerinde, zaman zaman Ağtamar katolikosları da hak iddia edecektir.

Quartier du catholicossat, vue est (Archives départementales de l’Eure, 36 Fi 819, fonds Gabriel Bretocq 1918-1922).

Sis’te, Surp Anna Manastırı’na yerleşen I. Garabed’in katolikosluk dönemine iki önemli olay damgasını vurur: 1461 yılında, Ömer adında bir başka emire karşı düzenlenen ayaklanmada patriklik manastırı yağmalanır; 1468 yılında ise, asi Maraş Emiri Dulkadirzade Şahsuvar, Sis’i alarak, şehre Suriyeli Müslümanları yerleştirir. Şahsuvar bundan bir yıl önce de Sis katolikoslarının ikinci rezidansı olan Vahga [Feke] Kalesi’ni almıştır; yine de, katolikosların buradaki mevcudiyetine 18. yüzyıla kadar tanıklık edilir. I. Garabed, Ağtamar ve Eçmiyadzin katolikosluk makamlarını 1460 ve 1467 yıllarında yetkileri altında birleştiren, ama Sis’i kendilerine bağlamayı başaramayan büyük Ağtamar katolikosları III. Zakarya ve IV. Isdepannos’la aynı dönemde katolikosluk yapmıştır. Garabed’in halefleri de, bir yanda, Arap egemenliği sırasında kurulan bir Ermeni patriklik makamı olan Kudüs, diğer yanda, çok geçmeden ikinci bir patrikliğin kurulacağı İstanbul’la, o tarihte Mısır, Karamanoğulları Beyliği -1475’te yıkılmıştır- ve Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşamakta olan tüm Ermenilerin bağlı olduğu kendi makamlarının meşruiyetini savunmaya devam ederler. Büyük Ermenistan’ın batısı, Suriye ve Mısır gibi Kilikya da, II. Hovhannes Tlgurantsi’nin (Tlguran’lı Hovhannes, 1489-1525) katolikosluğu sırasında Osmanlılar tarafından fethedilir. II. Hovhannes’in şair bir katolikos olduğu yolunda asılsız bir rivayet de vardır; buna göre, 1513’te Venedik’te basılan bir şarkı derlemesi kitabında -bu, Ermenice olarak basılan ilk beş kitaptan biridir- bir araya getirilen on beş kadar şiir ile 1369 yılında, Sis’in surları önünde öldürülen, kraliyet mareşali, yiğit Libarid’in kahramanlıklarını ve ölümünü şanson formunda anlatan kahramanlık şarkısının bir versiyonu II. Hovhannes tarafından kaleme alınmıştır. Oysa bu eserler, 14. yüzyılın sonunda - 15. yüzyılın başında yaşamış olan, onunla aynı adı taşıyan bir yazara aittir. Buna karşılık, faal bir katolikos olan II. Hovhannes, Halep’te, İsa reisin yardımıyla, Sis’ten daha korunaklı yeni bir patriklik rezidansı inşa ettirir. Kudüs’te, Kudüs patriklerinin otoritesi altında yürütülen ve bazıları Vartabed Krikor Darontsi (Daronlu Krikor) ile öğrencisi Mağakya Tercantsi’ye (Tercanlı Mağakya) (bkz. no. 44, 45, 46 ve 56) emanet edilen, başka inşaat çalışmaları da başlatılır. Katolikos, Kudüs Surp Hagop Manastırı cemaatinin mali işlerini düzene sokmak için çaba harcarken, I. Selim’in 1517 yılında yayınladığı, Patrikliğin hak ve yetkilerini tanıyan ferman, şehirdeki Ermeni varlığını sağlamlaştırır.

Türkmen beylerinin keyfiliği ve 16. yüzyılın sonu - 17. yüzyılın başında Anadolu’yu kasıp kavuran Celali çetelerinin yarattığı yıkımla karşı karşıya kalan Sis katolikoslarının, aynı zamanda, defalarca işlerini bizzat idare etmek zorunda kalacakları Kudüs ve İstanbul’un sadakatini sağlamaları ve pek çok karşı-katolikosun emellerine karşı mücadele etmeleri de gerekecektir. Bunun da ötesinde, görev dönemleri, Papalığın misyonerlik kuruluşu ‘Propaganda Fide’nin (İman Yayma) oluşturulmasıyla birlikte, Papa XIII. Gregorius ve Papa XV. Gregorius’un kararlı bir şekilde takipçisi olacakları, Roma’nın mükerrer taleplerine ve Sis’i Eçmiyadzin’le karşı karşıya getiren, episkoposluk bölgeleri savaşına sahne olur. Sis katolikoslarının çoğunlukla Halep’te ikamet ettikleri görülür. I. Haçadur Çorig’in (1550/1-1560) sade yaşamı ve tevazusu uzun zaman halk arasında menkıbelere konu olurken, I. Azarya Cuğayetsi (Culfalı Azarya, 1581-1601) ve IV. Hovhannes Ayntabtsi (Antepli Hovhannes, 1602-1621), Roma’yla kurdukları incelikli ilişkiler ve Kudüs patriklik manastırını, vergi artışlarının ya da haklarını düzenli aralıklarla tekrardan satın alma mecburiyetinin doğurduğu ağır borçlardan kurtarmaya yönelik tekrarlanan müdahaleleriyle öne çıkarlar. Katolikoslar, inşaat ve yenileme çalışmalarını da teşvik ederler. Sis’te, Surp Sopia Kilisesi patriklik kilisesi olmuş ve o dönemde ‘saray kilisesi’ denen, Surp Pırgıç’a ithaf edilmiş bir kilise, Surp Sopia’ya bağlanmıştır. 1587 yılında, şehirde 12 kilise ve şapel daha bulunuyordu. Sis, aynı zamanda, zengin bir dinî müzik ve neumetik notalama geleneğini yaşatmayı sürdürmüştür. Muş okulu -Surp Hovhannes Manastırı (bkz. no. 56)- nasıl ‘İlahiler’ okulu olarak nam salmışsa, 17. yüzyılda, Sis okulu da ‘neume’ler’ okulu olarak tanınmaya devam ediyordu.

Eçmiyadzin katolikosu olan I. Pilibbos Ağpagetsi’yle (Ağpaglı Pilibbos, 1633-1655, bkz. no. 34) yazışmalarının da tanıklık ettiği gibi, II. Siemon Sebastatsi (Sivaslı Simeon, 1633-1648), Sis makamının meşruiyetinin, hatta üstünlüğünün en kararlı savunucusu olmuştur. Bu iki katolikosluk makamı, yetkilerini, artık İran ve Osmanlı imparatorlukları arasında bölünmüş olan bir bölgede kullanmakta ve ikisi de zaman zaman bu güçlerden destek görmektedir. II. Simeon, 1638 yılında, Eçmiyadzin’e bir uzlaşma mektubu gönderir. Ancak, episkoposluk bölgelerinin paylaşımı ve episkoposların tayini konusunda bir anlaşmaya varılması için, 1652 yılında, Patrik III. Asdvadzadur Darontsi’nin (Daronlu Asdvadzadur) iki katolikosu -Eçmiyadzin makamında oturan I. Pilibbos ile Sis makamının yeni sahibi I. Nerses Sebasdatsi’yi (Sivaslı Nerses, 1648-1654)- huzurunda bir araya getirdiği, Kudüs büyük ruhani meclisinin toplanmasını beklemek gerekecektir. Fakat bu anlaşma, Eçmiyadzin ile Ağtamar Katolikosluğu (bkz. no. 17) arasındaki çatışmanın şiddetlenmesi sonucunu da doğurur. 17. yüzyılın ikinci yarısında, gerilimin temelini, İstanbul Ermeni Patrikliği’nin yanı sıra Sis Katolikosluğu makamını da kendi nüfuzları altına almaya çalışan, Katolik Kilisesi yanlısı çevrelerin faaliyetleri oluşturur. Katolikos II. Toros Sebasdatsi (Sivaslı Toros, 1654-1657), bu girişimlerin önünü kesmek için, 1656-1657 yıllarında İstanbul’da ikamet eder. Fakat, bu kesimden yana olan III. Haçadur Kağadyatsi’nin (Galatyalı Haçadur, 1657-1674), II. Toros’un ardından Sis’te katolikosluk makamına oturmayı başarmasıyla, bir kısım din görevlisi ile dindarın muhalefeti güçlü bir destek bulur. Böylece başlayan uzun çatışma sırasında, makamlarından çekilmeye ya da inançlarından dönmeye zorlanan pek çok katolikos, selameti Roma’ya kaçmakta bulacaktır.

La chapelle Saint-Édchmiadzin, façade ouest (Archives départementales de l’Eure, 36 Fi 825, fonds Gabriel Bretocq 1918-1922).

Sis makamını eski konumuna yükseltmek için harekete geçen ilk katolikos, V. Hovhannes Hacıntsi (Hacınlı Hovhannes) olacaktır. Unvanını birkaç yıl için II. Bedros Periatsi’yle (Bere’li [Halep] Bedros) paylaşmak mecburiyetinde de kalan V. Hovhannes, bu dönemde, Hacın Surp Hagop Manastırı’na (bkz. no. 96) yerleşir. I. Mahmud’un 1733 yılında katolikosluk makamına oturma imtiyazını, Surp Lusaroviç’in sağ el röliğinin muhafızı olan Sisli Açabahyan ailesine bahşetmesinden sonra, 1729 yılından beri Sis Katolikosluğu tahtında oturmakta olan VI. Hovhannes Hacıntsi de bu manastıra çekilecektir. 1733 ile 1865 yılları arasında, Sis tahtına aralıksız olarak, bu aileden gelen katolikoslar çıkacaktır. Açabahyan ailesi iktidara, bir yandan Eçmiyadzin’in muhalefetinin ve Katolik Kilisesi yanlısı hizbin entrikalarının, diğer yandan Türkmen reislerinin -Sis bölgesine yerleşmiş olan Divanoğulları ve Vahga bölgesindeki Kozanoğlu- zorbalıklarının ve rekabetinin damgasını vurduğu zor koşullarda gelmiştir. Hepsi de kardeş olan ilk üç Açabahyan, 1737, 1758 ve 1770 yıllarında öldürülür. Bizzat selefinin eliyle Vahga’da takdis edilerek katolikosluk makamına oturan I. Ğugas (Ğugas Açabahyan, 1733-1737), Lampron Surp Nerses üniversitesi adını alacak olan patriklik okulunu yeniden canlandırır. Ayrıca, Surp Asdvadzadzin Kilisesi’ni ve Surp Anna Manastırı’nın diğer binalarını yeniletir. I. Mikayel (Mikayel Açabahyan, 1737-1758) ise, 1741 yılında, Katolik muhaliflere karşı çıkarılan imparatorluk fermanından yararlanarak bu grubun Halep’te ele geçirmiş olduğu kiliseyi geri alır; fakat, 1739 yılında, bundan on yıl sonra Cebel-i Lübnan’a yerleşecek olan bir Katolik Ermeni patrikliğinin kurulmasına engel olamaz. Kabile çatışmalarının rehin aldığı I. Kapriel (Kapriel Açabahyan, 1758-1770) Kozanoğulları tarafından öldürülür. Pek çok kaynakta, Kapriel’in haleflerinden âlim I. Eprem (Eprem Açabahyan, 1771-1784) ile III. Teotoros’un (Teotoros Açabahyan, 1784-1796) da Kozanoğulları tarafından öldürüldükleri belirtilir.

15. yüzyıldan beri Sis’te, Açabahyanların konutunda muhafaza edilmekte olan Surp Krikor Lusroviç’in sağ el röliği, patriklik manastırındaki röliklerin yanına, katolikosluk makamına İstanbul’da, Eçmiyadzin’in elçisinin huzurunda getirilmiş olan III. Teotoros’un girişimiyle taşınır; bu nakil, artık ‘tüm Ermenilerin katolikosu, Kilikya Evi’nin patrikleri, Surp Lusaroviç’in sağ elinin hizmetkârları’ unvanını taşıyan Sis makamının sahiplerine yeni bir itibar kazandırır. Bununla birlikte, Açabahyanların en büyük eserini, patriklik manastırını Sis kalesinin yamaçlarına, eski kraliyet rezidansının bulunduğu sarp araziye taşıyan, ‘Büyük’ lakaplı I. Giragos (Giragos Açabahyan, 1797-1822) gerçekleştirir. Sis’teki ilk yapılara ait kalıntıların bir kısmını içine almayan ve etrafı bir avlu duvarıyla çevrilen Yeni Manastır, 1797-1810 yılları arasında, şekli tamamen değiştirilen ve yanına bir çan kulesi ile şapeller inşa edilen, Surp Sopia Kilisesi’nin etrafında gelişir. İnşaatın izinli olmasına ve sıkışık mimarisine rağmen, I. Giragos’un bu girişimi idam cezasına mahkûm edilmesine yol açacak, idam edilmekten ancak, 1820 yılında II. Mahmud’la yaptığı görüşmeden sonra kurtulacaktır. Bununla birlikte, 1822 yılında, Kozanoğulları tarafından zehirlenerek öldürülecektir. Türkmen aşiretlerinin kestikleri haraçlar ve uyguladıkları şiddet nedeniyle çabaları sürekli akim kalan I. Giragos’un halefleri, bu toparlanma hamlesini sürdüremeyecek ve defalarca, Sis’i terk ederek Adana’ya ve başka yerlere gitmek zorunda kalacaklardır. II. Mikayel (Mikayel Açabahyan, 1832-1855), ayrıca, episkoposların atanması için ona bir ön izin prosedürü dayatmaya çalışan İstanbul Patrikliği’nin Ruhani Meclisi’nin muhalefetiyle de karşı karşıya kalacaktır. Açabahyanların son temsilcisi olan II. Giragos Açabahyan’ın (1855-1865) katolikosluk dönemi, Osmanlı İmparatorluğu’nda, İstanbul Ermeni Patrikliği’nin hak ve imtiyazlarını önemli ölçüde güçlendiren Ermeni Milleti Nizamnamesi’nin ilanıyla (1860-1863) aynı döneme rastlar. II. Giragos, gerilemeye başlamış olan katolikosluk okulunu bir süre yeniden canlandırır, ama en önemlisi, imparatorluk yönetiminin dağları tutmuş olan Kozanoğullarını ve diğer beyleri dize getirmek üzere bölgeye bir ordu göndermesini sağlar.

Ermeni Milleti Nizamnamesi’nin, episkoposluk bölgelerinin idaresi ve İstanbul Patrikliği’ne bağışlanan yetkilerle ilgili hükümleri, kaçınılmaz olarak, Ağtamar ve Sis katolikosluklarıyla bir yetki çatışması doğurur. Açabahyanların o sırada Halep episkoposu olan bir yeğeninin, 1866 yılında, III. Giragos Açabahyan adıyla Sis tahtına çıkma girişimi, Patrikliğin müdahaleleri sonucunda akamete uğrar; Patriklik, resmî makamlar aracılığıyla İstanbul’a getirttiği Giragos’u, Armaş Manastırı’na (bkz. no.78) sürgüne yollar ve 1876 yılına kadar orada tutar. Bu arada katolikos seçilmiş olan I. Mıgırdiç Kefsizyan (1871-1894), her şeye rağmen, yetki alanında nizamname hükümlerinin uygulanmasına ve makamının episkoposluk bölgesi seviyesine indirilmesi planına karşı mücadeleyi sürdürür. Aynı dönemde, artık Rus topraklarında kalan Eçmiyadzin Katolikosluğu da, 1652 anlaşmasını ihlal ederek, Sis’i gayrimeşru ilan etmiştir. İddialarını, özellikle, 1880’de Sis’te topladığı ruhani meclisinin kararlarına dayandıran I. Mıgırdiç, Patriklik’le bir anlaşma sağlanmasa da, bu kararları 1881 yılına kadar İstanbul’da savunmaktan vazgeçmez. Bu arada, beylerin kestikleri haraçlara geç de olsa bir son verilmiş olmasına rağmen, katolikosun çabalarının ağırlığını Maraş’a, bir okul kurduğu Ayntab’a [Gaziantep] ya da Halep’e vermesiyle, Sis patriklik manastırının maddi durumu bozulmaya devam eder.

Sis’te ikamet eden son katolikos ve olağanüstü önemli bir kişilik olan II. Sahak Khabayan (ö. 1939), hem patriklik tahtında, halkın ‘Küçük Baba’sı I. Mıgırdiç Khrimyan’ın (bkz. no. 1. ve 53) oturmakta olduğu ve yüce bir makam olarak tanımayı kabul ettiği Eçmiyadzin’e karşı uzlaşmacı tutumuyla, hem de atamalar meselesinde İstanbul’a karşı sağlam duruşuyla kendini gösterir. Cesaretle, Sis Manastırı’nın sıkıntılarını hafifletmeye ve burada bir ruhban okulunu açık tutmaya çalışır. Yine de 1903 ve 1909 yıllarında okulu kapatmak mecburiyetinde kalacaktır. 1908’den beri iktidarda olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden Jön Türklerin kışkırttığı, 1915 Soykırımı’nın girizgâhı olan 1909 katliamları, Kilikya’yı baştan sona kana bular. II. Sahak İstanbul Ermeni makamlarının desteğiyle, yıkıntıları ayağa kaldırmak, yetimhaneler, okullar ya da fabrikalar kurmak için durup dinlenmeden çalışır. Bu hamle, önce Birinci Dünya Savaşı, arkasından da Büyük Cürüm’le (Medz Yeğern) -Ermeni Soykırımı- kesintiye uğrayacaktır. Önce Kudüs’te, ardından Şam’da ev hapsinde tutulan II. Sahak, 1916 yılında, Ermeni Milleti Nizamnamesi’ni ilga eden, Sis ve Ağtamar katolikosluklarının birleşmesini buyuran ve İstanbul ve Kudüs patrikliklerini bu yeni makama bağlayan Türk hükümetinin kendisine verdiği Türkiye Ermenileri katolikosu-patriği unvanını kabul etmeye mecbur edilir ve halkının tehcir ve imha edilişine tanıklık etmek zorunda kalır. Osmanlı Bahriye Nazırı ve IV. Ordu komutanı Cemal Paşa’nın, Suriye ve Filistin’e tehcir edilen Ermenilerden bazılarını ölüme göndermeme kararında II. Sahak’ın paşayla devam eden ilişkilerinin etkisi olmuş olabilir; ama Cemal Paşa’nın tavrı, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin sertlik yanlısı kesimiyle arasındaki ihtilafla ve İtilaf Devletleri’yle yürütmekte olduğu gizli müzakerelerle de açıklanabilir. II. Sahak savaşın sonunda, Fransız kuvvetlerinin yerleştiği Kilikya’ya, sağ kurtulanların yanına döner. Fakat Fransız diplomasinin tersine dönmesiyle, Ekim 1921’de Kemalistlerle imzalanan Ankara Antlaşması sonucunda, Fransız kuvvetleri Kilikya’yı boşaltır. Kemalistler, haklı olarak, Jön Türklerin halefi ve takipçisi olarak görülmektedir ve geri dönmüş olan sürgünler bir defa daha gitmek zorunda kalır. Sis’in Ermeni nüfusu, Temmuz 1920’de boşaltılarak Adana’ya gönderilir; Hacın [Sayimbeyli] (bkz. no. 96) ve diğer şehirlerin halkı ise kaderine terk edilir. II. Sahak Aralık 1921’de, Kıbrıs’ta ve Fransız mandası altındaki Suriye-Lübnan topraklarında bulunan sağ kalan Ermeni sığınmacıların yanına gitmek için, bir daha geri dönmemek üzere Adana’dan ayrılır.

Uzun bir tarihin yükünü taşıyan ve peş peşe gelen trajedilerin sarsılmaz tanığı olan II. Sahak, artık ‘Kilikya Büyük Evi’nin katolikosudur. II. Sahak, yardımcısı I. Papgen Güleseyan’la (1931-1936) birlikte, Lübnan’daki Antelias’a yerleştirmeyi başaracağı, Kudüs Patrikliği’nin episkoposluk bölgelerinin de bağlandığı Sis Katolikosluğu kurumunun yeniden doğuşunun mimarı olacaktır.

Vue générale ouest : bloc absidial de l'église Sainte-Sophie avec la chapelle Saint-Édchmiadzin, 1943 (Kéléchian, 1949, 749).

Sis Katolikosluğu makamında şu yapılar yer alıyordu:

Şehrin güneybatısında yer alan Eski Manastır’da:

• Muhtemelen 1423 yılında inşa edilen, 1734 yılında tadilattan geçirilen, kubbeli bir yapı olan, Surp Anna ya da Meryem Ana Kilisesi. Kilisenin sundurmasının altında ilk katolikosların ve pek çok episkoposun mezarları bulunuyordu.

• Eklenti binalar. 19. yüzyılda bu binalarda bir okul açılmıştı.

Yeni Manastır’da:

Plan d’après (Gergian-Nordiguian, Les Arméniens de Cilicie, 2012: Restitution du plan de la Cathédrale à partir d'un plan de R.Edwards,DOP, 1982, fig 24.)

• 1226 yılında kurulan, 16. yüzyılda patriklik kilisesi olan, 1797-1810 yılları arasında dönüştürülüp büyütülen, kraliyet kilisesi Surp Sopia Katedrali(A). Merkezî nefin üzerinde, beşiktonozlu, alçak bir çatısı olan üç apsisli bazilikanın, daha alçak ve eğimli çatıların örttüğü dar yan nefleri, yarı çıkıntı yapan merkezî apsisin iki yanındaki iki katlı apsidiyollere bakıyordu. Dört serbest mesnet ile ikisi zafer takında olmak üzere, dört gömülü ayağın taşıdığı yapı, batı yönünde, ikisi yanal beş kemeri bulunan ve neflerin üzerinde açık bir galerinin bulunduğu bir sundurmayla uzanıyordu. 1850’lerden önce, bu galerinin yerine, ahşaptan bir iç galeri yapılmıştı ve ilk açıklıklar pencerelere çevrilmişti. Kilise, bir dizi pencere ve yüksekte yer alan gözpencerelerle aydınlatılıyordu. Yapının iç kısmında, duvarların ve gömülü ayakların büyük bölümü Gudina [Kütahya] çinileriyle kaplıydı; kuzey yönündeki birinci sütunun yanında, koro yerine bakan katolikosluk tahtı, kuzey nefinin batı ucunda ise, kilisenin banisi Katolikos I. Giragos’un mezarı bulunuyordu. Koro yerinden bir kriptaya (mahzenmezar) ya da mahzene iniliyordu. Dışarı çıkıntı yapan, yuvarlaklaştırılmış payandalar kilisenin doğu duvarının kuzey ve güney köşelerini tutuyordu. Surp Sopia Kilisesi, sundurması da dahil olmak üzere, yaklaşık 40 metre uzunluğunda ve 20,4 metre genişliğindeydi; payandalarla birlikte, doğu duvarının genişliği 22,4 metreyi buluyordu.

Abside centrale de l'église Sainte-Sophie après la destruction de l'autel (Archives départementales de l’Eure, 36 Fi 788, fonds Gabriel Bretocq 1918-1922).

• Surp Sopia Kilisesi’nin kuzey duvarının bitişiğinde yer alan ve bu kiliseyle arasında geçiş olan, içeriden 5 × 5,4 metre ölçülerinde, kasnaksız bir kubbeye sahip bir yapı olan Surp Krikor Lusaroviç Şapeli(B).

• Önceki şapelin batı uzantısında yer alan ve onunla arasında geçiş olan, içeriden 5,4 × 5,4 metre ölçülerinde ve daha yüksek bir yapı olan Kutsal Ruh Şapeli(C); aynı şekilde çatısı kubbeli olan bu şapelde, kilisenin hazinesi muhafaza ediliyordu. Bu iki şapel birlikte, katedralin kuzey cephesi boyunca uzanan, 13,5 × 6,4 metre ölçülerinde bir blok oluşturuyordu.

• Katedralin güney cephesinin karşısına inşa edilmiş ve katedralle arasında geçiş olan, çokgen bir kubbeye sahip, yaklaşık 14× 6 metre ölçülerinde, tek nefli bir yapı olan Surp Eçmiyadzin Şapeli(D).

• Surp Eçmiyadzin Şapeli’nin ve katedralin doğu duvarının köşesinde yer alan, 4,4 × 4,1 metre ölçülerinde, etkileyici çan kulesi(E); yine de, kulenin yüksekliği Surp Sopia Katedrali’ni geçmiyordu.

• Doğuda istinat duvarı işlevi gören ve kayalık yamaç boyunca, kıvrıla kıvrıla batıya doğru yükselerek, manastır arazisinin en tepe noktasında son bulan manastır duvarları. Güney ve kuzey yönlerinde, eski kapıların üstünde, duvarlara bitişik meskenler bulunuyordu. Kuzey duvarında, daha yüksekte yer alan üçüncü bir kapı açılmıştı; bu kapıdan samanlık ve ahırlara geçiliyordu.

• Eklenti binalar -mutfak, fırın, kilerler, yemekhane, hamamlar- ve ruhban okulu binası.

• Doğu duvarlarının paraleline inşa edilmiş olan, bitişik nizam ya da ayrık meskenler.

• Büyük salonu duvar resimleriyle bezeli, ahşap panelli, haç şeklinde, büyük bir yapı olan patriklik rezidansı. Bu yapı da, diğer manastır binaları gibi, 1797-1810 yılları arasında inşa edilmişti.

Plan générale restitution d’après (Gergian-Nordiguian, Les Arméniens de Cilicie, 2012: Restitution du plan de la Cathédrale à partir d'un plan de R.Edwards,DOP, 1982, fig 24.)

Yaklaşık 2.000 dönüm genişliğindeki Til ya da Tlan çiftliği ve değirmeni, Sis patriklik manastırına bağlıydı. Manastırın, Sis’te bir değirmeni, ayrıca, Sis ve Maraş’ta evleri, dükkânları ve bahçeleri vardı. Manastır hazinesi ise, pek çok kutsal emanet, altın ve pirinç eşya, papaz kıyafetleri – toplamda 820’den fazla giysi – ve 145 adet el yazmasına sahip değerli bir kütüphaneden oluşturuyordu.

Kilikya’nın Türkiye’ye geri verilmesinin ardından gaspedilen Sis Katolikosluğu’nun tüm binaları tahrip edilmiş ve sistemli bir şekilde yıkılmıştır. Eski Manastır tamamen yok olmuştur. Yeni Manastır’dan da geriye yalnızca yıkıntılar kalmıştır. Surp Sopia Kilisesi’nin yıkımına 1915-1918 yıllarında başlanmıştır. 1943 yılında, katedralden geriye apsis bloğundan başka hiçbir şey kalmamıştı; kuzeyde, Surp Krikor ve Kutsal Ruh şapelleri yerle bir edilmişti, güneyde, Surp Eçmiyadzin Şapeli daha o tarihte ağır tahrip görmüştü; arka tarafta, çan kulesi yarısına kadar yıkılmıştı. 1980’li yıllarda, bu kalıntılardan yalnızca Surp Sopia’nın doğu duvarının etek kısmındaki iki sıra taş dizisi ve koro yerinin mahzeni görülebiliyordu. 2009 yılında, Surp Eçmiyadzin’in birkaç duvar parçası hâlâ görünür durumdaydı. Katedralin nefinin ve kuzey şapellerinin yerinde bir su deposu açılmış, daha sonra da buraya ağaçlar dikilmişti. Sis hazinesinin çok az bir kısmı kurtarılabilmiştir; bunlardan biri de Krikor Lusaroviç’in sağ el röliğidir. İkisi hariç, el yazmalarının tamamı yok olmuş ya da mahvolup gitmiştir: 1248 tarihli, meşhur bir el yazması olan, tezhipli Partzarpert [***] İncili ve 16. yüzyıldan beri pek çok katolikosun, içine kendi elleriyle tahta çıkış tarihlerini kaydettikleri, ‘Sis’ kitabı denen, büyük ihtimalle 1311 tarihli, büyük ayin kitabı (Maşdots).

Nisan 2015’te, Kilikya Büyük Evi’nin katolikosu I. Aram, Sis patriklik manastırının ve eklenti binalarının iadesi için Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur. Karar alması beklenirken, Anayasa Mahkemesi katolikosun talebini Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı’na iletmiştir. Bakanlığın Mayıs 2016’da bildirdiği olumsuz görüşe, katolikosluk gerekli süre içinde itirazını yapmıştır.

Vue sud de la chapelle Saint-Édchmiadzin, 1943 (Kéléchian, 1949, 749).

Berbérian, 1871, 98-101, 166-167. Bezdiguian, 1927, passim. Savalaniants, 1931, i, 550 ; ii, 902-906. Ormanian, 1959-1961, ***, 1959. Pivazian, 1960, 12-33, 197-204, 265-273. Album, 1965, passim. Akinian, 1968, 251-272. Éghiayan, 1975, ***. Aznavorian, 1978, 16-17, 29-51. Edwards, 1982, 168-170, fig. 24-29. Edwards, 1983, 134-141, fig. 47-66. Taniélian, 1984, ix, 90, 96. Gulésserian, 1990, passim. Djemdjémian, 1996, 226. Correspondance, 1999, passim. Mutafian, Van Lauwe, 2001, 76-77. Dédeyan, 2003, ii, 1264-1268. Kévonian, 2004, 27-136. Tachdjian, 2004, ***. Kévorkian, 2006, 832-839. Mutafian, 2012, i, 224.

073
37° 26' 43" K
35° 48' 50" D
Sis Surp Sopia Kilisesi ve Sis Katolikosluğu
Սիսի Սուրբ Սոփիա եկեղեցի եւ կաթողիկոսական Աթոռ
-
078
Armaş ya da Çarkhapan Meryem Ana Manastırı
072
Surp Hovagim – Surp Anna Manastırı
-